-
1 güç
\güç mevkide kalmak sich in einer schwierigen Lage befindenanlaşılması/kavranılması \güç schwer zu verstehen/begreifençözülmesi \güç bir problem ein schwer lösbares Problem1) Kraft f, Stärke fgücünü yitirmek Kräfte einbüßenbirinin karakter gücü jds charakterliche Stärkedoğaüstü \güçler übernatürliche Kräftevar/son gücüyle mit aller/letzter Kraft2) Macht fsiyasi \güç politische Machtparanın gücü die Macht des GeldesTanrı'nın gücü die Macht Gottesyürütme/yasama/yargı gücü ausführende/gesetzgebende/richterliche Gewalt -
2 surnaturel
-
3 surnaturelle
См. также в других словарях:
fetiş — is., top. b., Fr. fétiche 1) İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, put 2) Uğurlu sayılan şey 3) mec. Tapınırcasına sevilen şey veya kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
fetişizm — is., top. b., Fr. fétichisme 1) İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesnelere tapınma, tapıncakçılık, putperestlik 2) ruh b. Karşı cinsin giysi vb. şeyleriyle cinsel coşku ve doygunluk sağlama … Çağatay Osmanlı Sözlük
din — 1. is., hlk. Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası Birleşik Sözler din doruğu 2. is., hlk. İlmek 3. is., din b., Ar. dīn 1) Tanrı ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet Her … Çağatay Osmanlı Sözlük
tılsım — is., Ar. ṭılısm 1) Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç Hele bu Cumhuriyet sözünü ne seviyor, nasıl sihirli bir deyim, her şeyi bir anda değiştiriverecek bir tılsımmış gibi tekrarlıyor. A. İlhan 2) Büyülü olduğuna inanılan muska vb. şey 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğa — is. 1) İnsan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç, canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın hepsi, tabiat Deniz de pisliği doğa yoluyla temizleyemez oldu. H. Taner 2) Bir kimsenin eğilimlerinin … Çağatay Osmanlı Sözlük
put — 1. is., Far. but 1) Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum. Y. K. Karaosmanoğlu 2) din b. Haç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şans — is., Fr. chance Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç, kut, baht, talih, felek Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti. R. H. Karay Birleşik Sözler şans oyunu çifte… … Çağatay Osmanlı Sözlük